14 Mayıs 2023 Seçimlerine Dair..

Yolunu, yönünü kaybetmiş bir toplumla karşı karşıyayız. Baskının, sıkıntının, yoksulluğun, çaresizliğin arttığı her durumda daha sıkı sarılıyor eski alışkanlıklarına toplum. Birçoğumuz,  ‘yolunu, yönünü’ kaybetmiş olma durumunu sadece toplumun geniş altsınıflarına has bir durum olarak tahlil edip, kendimizi tarihsel bir misyonun taşıyıcısı, yol göstericisi rolüne soyunduğumuzda başlıyor kibrimiz aslında. Tipik bir ‘orta sınıf’ tavrı olan ‘ne yardan ne serden’ ya da ‘ ne şiş yansın ne kebap’ tarzı kaypaklığımıza sığındığımız her durumda aldığımız her yenilgi samimi bir özeleştiri sürecinin vesilesi olmaktan çok toplumun yoksullarına, ezilmişlerine dönük aşağılama, küfür ve küçümsemeye sebep oluyor. Bu aslında faturayı kendine kesmeye cesaret edemeyen tipik bir küçük burjuva tavrı.

Keşke, deyişte olduğu gibi ‘zulmü artıkça tez zeval bulsa’zalim. Ancak her birimiz ‘elini taşın altına koymadığımız‘ müddetçe ‘zulmü artsa da zalim zeval bulmayacaktır.’ Cefası olmayanın sefası, zahmeti olmayanın rahmeti olmayacaktır. ‘Yemeğe gelince herkesin masanın ortağı, sıra hesaba gelince herkesin arazi olduğu’  düzenin yönü de yolu da bellidir.

Herkesten, gecenin karanlığında yolunu kaybetmişlerin Kutup Yıldızı olmasını beklemeye hakkımız yoktur elbet. Ancak yol, yön gösterecek kutup yıldızı olmasa bile herkesten ateş böceği olmasını istemeye hakkımız olmalıdır.

Goethe’nin ölürken ‘ışık..biraz daha ışık’ diye haykırdığı söylenir. Çünkü karanlık korkutur.

Işık; yürüyebilmemiz, geleceği görebilmemiz için gerekli. Karanlıkta yolunu kaybetmiş bir toplumun yolunu bulmasını istiyorsanız, ışığı toplumun gözüne değil önüne tutmanız gerekir. Işığı sadece kendi önünüze tutarsanız ardınızdan gelenlerin kırılıp, dökülmeden sizi izlemesini bekleyemezsiniz.

Hiç kimsenin toplumun önünde yürümek gibi bir görevi, hakkı da yoktur. Tek bir görev vardır o da bütün yalınlığı, bütün sahiciliği ile toplumun içinde olmaktır. Görev, bulanık suyu durultmak, puslu havayı dağıtmak, alacakaranlığın yerini aydınlığa bırakmasını sağlamaktır.

Her ne kamuflaj tekniğini kullanırsanız kullanın, bulanık suda balıkçı, puslu havada kuzuyu kapacak kurt, alacakaranlıkta baykuş olduğunuz her durumda peşinize taktıklarınızla birlikte yenileceksiniz.

Her yenilginizde; bulanık suda oltası takılan balıkçı gibi bulanık suya, puslu havada kuzu ararken çoban köpeğine denk gelen kurt gibi puslu havaya, baykuş gibi alacakaranlığa küfredecekseniz ama asla sizi bu son ile yaşamaya mahkûm eden düzenle hesaplaşmak istemeyeceksiniz.

Çünkü hiçbir zaman derdiniz kölelikle ilgili olmayacak, köle sahibi olmaya çalışan efendi olmakla ilgili olacaktır.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

On İki Gezici Öykü / Gabriel Garcia MARQUEZ

Hemşinli Yüzyılı

Milena'ya Mektuplar / FRANZ KAFKA