Kitap, alışveriş merkezi yapılmak üzere yıkılmaya başlanan
ve altında bulunan mezarların tahliyesi için açılan mezarlıklardan birinde, bir kız çocuğunun mezarının içinden çıkan
kemikler ile birlikte ortaya çıkan yirmi
iki metre uzunluğunda, hala görkemli, canlı kızıl saçlara sahip kafatasının
bulunduğu bir manastırda başlıyor. Bu canlı kızıl saçlara sahip kız, zengin bir
ailede sevgisiz olarak büyür, anne babası tarafından evlerinde bulunana
Afrikalı köleler ile yaşamaya itilir, onlar ile büyüyüp, onların kültürü ile haşır neşir olmuş olan genç
kız, Afrikalı kölelere ait bir takım
gizemli alışkanlıklar edinir, aile çevresi tarafından yadırganan birtakım
alışkanlıklar edinir. Kuduz salgınının yoğun olduğu bir dönemde birlikte
büyüdüğü bir köle kız ile köle pazarında gezerken köpek tarafından ısırılan
kız, içine şeytan girdiği gerekçesi ile ailesi tarafından, manastırda bulunan
din görevlilerinin içindeki şeytanı kovmaları için bir manastıra kapatılır. Manastır psikoposu
şeytan çıkarma işini, kendisinin en çok güvendiği ve dönemin kilise tarafından
kabul gören ve yasaklanan bütün kitaplarını
bulunduğu kütüphaneden sorumlu olan rahibe verir. Rahip kızın içinde şeytan
olmadığını anlar. Bir müddet sonra rahip kıza aşık olur. Kız rahibin bu aşkına
karşılık verir. Psipokos şeytan çıkarmakla görevlendirdiği rahibin duygularına
yenilerek şeytana teslim olması karşısında, rahibi cüzamlılar hastanesinde,hastalarla
birlikte yaşayarak onlara bakıcılık yapmakla görevlendirir. Rahip geceleri gizlice hastaneden kaçarak, manastırda kızın hücresine
girip kız ile buluşmaya devam eder. Bu arada manastırın diğer görevlileri
şeytan çıkarma törenleri için kıza olmadık eziyetler yaparlar. Köleler
tarafından, kızın evleninceye kadar kesilmeyecek olan saçları
arsızca kesilir. Kız ertesi sabah hücresinde ölü bulunur. Cesedi manastırın
altında bulunan mezara gömülür. Kızın saçları, öldüğünde de büyümeye devam eder. Ta ki üzerinden yıllar
geçip mezarı açılıncaya dek… 30/04/2013
Yorumlar
Yorum Gönder