Deniz Feneri / VİRGİNİA WOOLF
Kitabı okumayı düşünenleri önce uyarayım. Okuması oldukça
zor (bence),sabır gerektiren,okurken gerçekle hayalin, geçmiş ile “şimdi”nin
içe içe geçtiği, yazarın bir olay örgüsü etrafında,yaşananları bir plan ve
düzen dahilinde okuyucuya anlatmasından daha çok,aklına geleni olduğu gibi
aktaran, anlatının herhangi bir anında olayla ilgili çağrışımları,izlenimleri
olay örgüsünün arasına sıkıştıran, yazarın kendi zihinsel izlenim ve
çağrışımlarını olduğu gibi takip ederek yazıya aktarmasından dolayı takibi ve
romanın içine sızılmasının oldukça zor ve meşakkatli olan bir kitap. Tabi bütün
bu tekniğin içerisine birde İngiliz toplumsal yaşamının
griliği,renksizliği,aile içi olsa bile toplumsal yaşamdaki soğukluk ve mesafeli
ilişkiye,kasvetli, melankolik havası ve gri bulutların ardına gizlenmiş güneşin
ışıksızlığı da eklenince okurken bunalımlar geçirmeniz oldukça doğal olacaktır
sanırım.
“Hayatın anlamı nedir? Bu kadardı-basit bir soru; yıllar
geçtikçe insanı daha çok pençesine alan.O büyük ilham hiç gelmemişti.O büyük
ilham belki de hiç gelmeyecekti. Onun
yerine gündelik küçük mucizeler,aydınlanma anları,karanlıkta beklenmedik
anlarda çakılan kibritler vardı; ve bu da onlardan biriydi.” (s.178)
“Aşk bu, diye düşündü tuvalini yerinden oynatır gibi
yaparak, damıtılıp süzgeçten geçirilmiş bir aşk; nesnesini ele geçirmeyi asla
denememiş olan bir aşk; ama matematikçilerin sembollerine,şairlerin mısralarına
duyduğu aşk gibi, tüm dünyaya yayılması ve insanlığa ait servetin bir parçasına dönüşmesi gereken
türden bir aşk.” (s.55)
“Yüceltilirseniz,her nedense düşmeye de mahkumdunuz.” (s.52)
Yorumlar
Yorum Gönder