Yalancı Tanıklar Kahvesi / VEDAT TÜRKALİ
"devrim şiir gibi oğlum; başka dile çevrilmesi güç iş"
Kahramanlarının
iç dünyalarındaki çelişkilerin, gelgitlerin, üzerinden bir dönemin sosyal, siyasal,
toplumsal yapısını sorgulayan ve bunu
yaparken ezbere kaçmayan, siyasal terminolojinin basmakalıp anlatış tarzından uzak,
akıcı, gerçeği bir sohbet tadında ama bütün yönü ile eksiksiz anlatabilen,
sorgulamayı insanın insani zaaflarını da bütün gerçekliği ile katarak
harmanlayan bir dönem romanı Yalancı Tanıklar Kahvesi. Roman; babası Ege kıyılarında bir şehirde, varsıl bir
toprak ağası Muhsin’in felsefe okumak üzere Ankara’ya gitmesi ve burada bir
arkadaşı sayesi ile tanıştığı “devrim” fikriyatı ve sonrasında devrim mücadelesi
üzerine yaşadığı bireysel eksiklikleri,babasının ağa olması dolayısı ile
yaşadığı çelişkileri,toplumun devrim mücadelesine mesafeli duruşunu, artan
karanlık suikastlari, sokak çatışmalarını, silahlı çatışma içine çekilmeye
çalışılan devrimcileri ve 80 darbesine giden o planlı,derin devlet
organizasyonunu kahramanların gündelik hayatları içerisindeki akışı üzerinden
tartışıyor.
Roman
Vedat Türkali’nin diğer romanlarında olduğu gibi bir dönemin gerçekleri üzerine bina edilmiş
bir kitap. Bu haliyle sadece bir roman değil aynı zamanda gerçeklerin, roman
dili üzerinden kurgulanmış bir halidir de. Bu haliyle kitap; hem roman, aynı zamanda bir tarih kitabı ve siyasal
toplumsal bir belge. Nasıl Cervantes'i, Stendhal'ı, Dostoyevski’yi Tolstoy'u
okumadan tarihin belli dönemlerini anlamakta sıkıntı çekersek , Yakup
Kadri'nin (Ankara, Panorama), Kemal Tahir'in (Esir Şehrin İnsanları, Esir
Şehrin Mahpusu, Yorgun Savaşçı, Kurt Kanunu) ve Attilâ İlhan'ın (Kurtlar
Sofrası, Bıçağın Ucu, Sırtlan Payı) romanlarında, Vedat Türkali'nin "Bir
Gün Tek Başına"sını "Yalancı Tanıklar Kahvesi"ni okumadan Türkiye'nin sosyo-politik sürecini anlamakta
güçlük çekeriz.
Kitapta
ilgimi çeken bir nokta da yazarın, romanın kahramanlarından biri olan Nedim Hoca’nın
kaleme aldığı “Gömüt Taşları Notları:3”
adlı yazısı üzerinden 1969’da ABD 6. Filosunun Türkiye’ ye
gelişi üzerine yapılan protestoların sonucunda belleğimize “Kanlı Pazar” olarak
geçen ve o dönem Bugün Gazetesinin sahibi olan Mehmet Şevket Eygi’ nin bu
olaylardaki rolünü “Ulemadan,muharrir Servet Mehmet Kevgir “ adı ile kitaba
dahil etmesidir. Yazar söz konusu bölümde tarihsel gerçekler ışığından Mehmet
Şevket Eygi’yi yerden yere vurmuştur. 6.Filo’nun Dolmabahçe sahiline demir atıp,
askerlerin karaya çıkması üzerine “bu kent sizin geneleviniz değildir” diyerek
protesto eden gençlere karşı “Pazar günü komünistler miting
yapacak, biz bu mitingde savaşacağız. Silahı olan silahıyla, olmayan baltasıyla
gelsin.” diye çağrı yapan Mehmet
Şevket Eygi’ye karşı “Onu yakından tanıyıp bilenler,o ince ruhlu kişinin, kentimizde
bulunsaydı,gencecik denizcilerin, hiç değilse bir ikisini evinde ağırlayıp
gönüllerini hoş etmek için, isterlerse sırtında keyifle yatak odasına
taşıyacağını söylerler……Tam o günlerde bir söz daha yaymaya başladı ahlaksız
komonistler; Hoca’mızın bankadaki hesabına 350 bin dolar yatırmışlar güya
Amerikalılar!.....Bre gafiller! Ehl_i Kitap’tan bir devlet bir değerbilirlik
yapmışsa , bunu böylemi karşılamak gerekir.” demiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder