Kayıtlar

Mart, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Alem-i ervâh’tan* Alem-i ecsâd’a*yada Öteki Dünyadan Dönüş; Siyasal İslam

Resim
  Sovyetler çöktüğünde “tarihin sonunun” geldiğini söyleyerek  kapitalist dünyanın zaferini  ilan eden Fukuyama ve avanesi, zafer sarhoşluğu içerisinde aslında tarihin sonunu ilan ederek, gerçekte tarihin sınıflar arası savaşın tarihi olduğu gerçeğini zimmen kabul ettiklerinin farkına varmadan, artık ezilenlerin, emekçi sınıfların,yoksulların, sömürülenlerin,Üçüncü Dünyanın  kapitalist barbarlığa karşı sınıf perspektifli direniş ve mücadele eksenini  ve aynı zamanda inanırlığını yığınlar nezdinde kaybettiğini  ve dolayısıyla bundan sonra tarihin,  sadece kapitalist sınıfın tek ve belirleyici bir tarih yazımına bağlı olarak -“dünyanın  tarihini  aynı zamanda  sınıf savaşımlarının tarihi”  olarak kayda geçerken-  artık  “kapitalizmin zaferinin tarihi” olarak kayda geçeceğini  ilan eder.   Kapitalist dünya zafer çılgınlığı ile yorgun düşmüşken diğer tarafta sesleri kısıkta olsa utangaç bir eda ile kendi zaferini ilan eden, kendilerini  söz konusu çöküşün sağlayacağı imkanları

İslam Davasının Stratejisi/ Seyyid Kutup-Necip Mahfuz v.s.

Resim
“Kendinden büyük bir amaç uğruna can veren insan şehit olarak ölür. Söz konusu amacın değeri tartışılabilir ama bir insanın o amaçla ilişkisinin değeri tartışılamaz.”  der Necip Mahfuz,  Kahire Üçlemesinin son kitabı olan Şeker Sokağı adlı romanında.  Necip Mahfuz’un 1957’de yazdığı bu romanın üzerinden dokuz yıl geçtikten sonra, tarih 1966’yı gösterdiğinde Seyyid Kutub idam edilir. Edebiyat eğitimi  gören Seyyid Kutub, ilk dönemlerde Mısır’ın önde gelen edebiyat çevreleri ile ilişki kurmuş, kendini bu alanda geliştirmiş ve önemli edebiyat eleştirmenleri arasında yer almıştır. Necip Mahfuz ile birlikte “Fikr-u Cedid” (yeni fikir) adlı bir dergi çıkarmış olmakla birlikte; Necip Mahfuz’u edebiyat alemine kazandıran, ilk tanıtan ismin Seyyid Kutub olduğu söylenir.Hatta Necip Mahfuz’un "Kutub olmasaydı ben muhtemelen meçhuliyetten kurtulamamış bir isim olacaktım." dediği nakledilir. 1949 yılından Amerika’ya sosyoloji doktorası için giden Seyyid Kutub, Mısır’a düşünsel

Kuleler Yaptım İçime...

Resim
Büyük, bir o kadarda ilginç bir şehir şu İstanbul. Aklını kalemle oynatmış, bu koca şehrin keşmekeşi gibi içine düştüğü kitabın sayfaları arasında ite kakıla, düşe yuvarlana giden;  ama yazı ile yazgısının kah aydınlık,  kah kasvetli  gelgitlerinin depresif  çıkmazlarını eğilip bükülmeden sırtında  taşıyabilmek için o kadar çok imkanı, o kadar ters ve olmadık anlarda verir ki şaşarsınız. İşte o an çaresizce eliniz kalem kağıt bulabilmek için ceplerinizi telaşla yoklar ki uçup gitmesin, anlık bir bakış sonrası  takıldığınız bir görüntünün kafanızın içinde hareket geçirdiği ardı ardına, birbirlerini metrobüs yolcuları gibi arsızca itekleyip, oturacak yer bulma telaşı ile kendinden geçmiş , iplerinden boşalmış bir halde  hücum eden düşüncenin an be an silikleşen izleri.  Ancak bir yığın halinde açılan kapıdan içeri dalan metrobüsün yolcuları gibi akın eden anlık düşünce yaygarası da kendine nadiren yer bulur sınırlı sayıda oturma imkânında. Ayakta kalanların oturanların gözünde zamanla

Hatıralarım (Müslüman Kardeşler) / HASAN el-BENNA

Resim
Kitap, Müslüman Kardeşlerin kurucusu Benna'nın hatıratı olunca, insan ister istemez bu hatırattan Müslüman Kardeşler ile ilgili doyurucu bilgi,belge ve politik analiz bekliyor. Ancak kitap bu beklentileri karşılamaktan oldukça uzak olmakla beraber, bütün Ortadoğu'nun siyasi iklimini etkileyen hareketin büyüklüğü karşısında oldukça yavan, hareketin perspektifini ortaya koymaktan oldukça uzak, sıradan bir dini topluluğun genel geçer dini tanımlamaları ile dolu bir temenniler beyannamesi gibi duruyor. Kitapta,  Mısır'ın bağımsızlık serüveni,politik aktörleri ve bu aktörlerin gerek kendi aralarında gerekse kitaba konu olan Müslüman Kardeşler hareketi ile etkileşimleri, çatışmaları hakkında bilgi bulmak neredeyse imkansız. Kitabı okurken sanki herhangi bir cami cemaatinin kendi aralarında oluşturmuş oldukları yerel bir birlikteliğin, toplumsal yaşamda dini saikleri ön plana çıkarma çabalarının maruf izdüşümlerini görüyorsunuz. Ancak kitapta, genelde bütün Müslüman toplumla