Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bizim Bishnoi’miz: Gezi

Resim
Bin dört yüzlü yılların sonuna doğru Hindistan’ın Rajistan eyaletinde Jodhpur şehrine yakın Khejarli bölgesinde bir guru (din adamı) ortaya çıkar. Guru Jambhaji, 29 ilke belirler. Hint dilinde 29 Bishnoi diye okunduğu için Jambhaji’nin inancını takip edenlere Bishnoi denir. Jambhaji’nin yirmi dokuz ilkesi çevreyi ve doğal yaşamı özellikle de yarı çöl olan bölgede yetişen Khejri ağaçlarını korumak üzeredir. Birçoğumuz Bishnoileri ilk kez duysa da; bir memesinde çocuğunu diğerinde de geyik yavrusunu emziren Bishnoi kadınının fotoğrafına aşinayızdır. Bishnoiler inandıkları yirmi dokuz ilke gereği çevreye ve doğal yaşama uyumlu sade bir yaşam sürmekte iken Jodhpur şehrinin kralı kendine yeni bir saray yaptırmaya karar verir. Üstelik sarayın yapımında Bishnoilerin kutsal saydığı Khejri ağaçları kullanılacaktır. Kral ağaçları kesmesi için askerlerini bölgeye gönderir. Ağaçların kesilişine şahit olan Amrita Devi adındaki bir kadın “Ağaçları kesemezsiniz” diyerek ağaçları korumak üzere ağa

Devletimiz Vatandaşını Kılıçdaroğlu'ndan Korumuştur!

Resim
“Ben devletin gücünden değil fitnesinden korkarım demiş.” Birinci Meclis’in muhalif Erzurum milletvekili Hüseyin Avni Ulaş. Ne yazık ki daha kurulmadan önce “fitneyi”, “pusuyu”, “linçi” temel politik enstrüman olarak kullanmaya başlamış devlet. “Çocuk yedisinde ne ise yetmişinde de odur” atasözünü doğrularcasına devlet, daha doğmadan önce kullandığı söz konusu enstrümanları bugün bile o kadar hoyratça kullanmaktadır ki korkmamak, çekinmemek mümkün değil. Cumhuriyetin seçkinleri her ne kadar kendilerini Osmanlının devamı olarak görmeseler de, Osmanlıdan devraldıkları “fitne”, “pusu”, “linç” kültürü söz konusu olduğunda bu geleneğin taşıyıcısı ve aynı zamanda sadık bir uygulayıcısı olmaktan beis duymamaktadırlar. Çetin Altan, “Türkiye’de hiçbir zaman düello geleneği olmadı; beylik deyimle bizim kültürümüzde, sadece pusu geleneği vardı….” der. Yine Çetin Altan kendisine karşı kurulan bir pusunun sahipleri sorulduğunda, işin merkezinde kimin olduğunu şu anekdotla anlatır; ‘Bektaşi baba

Ezan, Bayrak..İstismar

Resim
16 yıldır hiç sorun çıkmadan yapılan bir yürüyüş; 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü. Ta ki bu sene polis müdahalesi ve ona karşı ıslıklı, düdüklü protesto ile ezanın çakışmasına kadar. Yürüyüşün içeriğini, gösteri hakkını, polis müdahalesini vs. tartışmaya açma gibi bir niyetim yok. Bunlar yıllardır tartışılıyor ancak sonuçta aldığımız mesafe belli. Çetin Altan’ın “Doğu’da pusu kurulur, Batı’da düello yapılır.” sözünü hatırlayarak başlayalım. Bizde muhatabının karşısına geçip onunla birebir yüzleşmek yerine, etrafından dolanarak, yanıltarak, hile ve desiseye başvurarak hesaplaşma alışkanlığı vardır. Düellonun riskine girmeden, hızlı ve sonucu kestirilebilir bir yola başvurmak bizde her zaman tercih sebebidir. Dolayısı ile yürüyüş esnasında ezana karşı protesto yapılmış gibi bir algı yaratmaya çalışmanın arkasında da bu pusu atma geleneğini görüyorum. Keza hemen arkasından miting meydanlarında bu provokatif çabanın seçimle, sandıkla ilişkilendirilmesi, hesaplaşmanın yöntemi ve amacı ha

Şahsiyet, Hüviyet, Ehliyet vs.

Resim
“Bazı İnsanlar, bazen insanlar…” diye büyük bir laf etmiş Bernard Shaw. Bu “bazen insan” olanların, kendilerinden başkalarını sevdikleri görülmemiştir. Görülmüş ise de bu sevgileri gerçek değil yüzeyseldir, sadece onlardaki menfaatlerini severler. Kendilerini tanrı gibi görürler; kendileri allame-i cihan diğerleri ise cahil cüheladır. Haksız oldukları hiç görülmemiştir, her zaman haklıdırlar, başkaları ise her daim haksızdır. Suçu hep dışarıda ararlar, başlarına bir şey gelirse yahut bir şey yapmak durumunda kalırlarsa sebebi hep başkalarıdır. Kendilerine asla toz kondurmazlar çünkü kendileri sütten çıkmış ak kaşıktırlar. Eleştiriyi asla kabul etmezler aynı zamanda kendilerini hiçbir suretle eleştirmezler. Özeleştiri kelimesi onların dağarcığında bulunmaz. Olur ya kendilerini eleştiriyor gibi görünüyorlarsa bu sadece bir taktik gereğidir. Amaçları sadece bir takım dengeleri muhafaza etmektir. Bunlarla sohbet edemezsiniz, konuşma sırasını size asla bırakmazlar; size düşen her söylen