Hemşinli Yüzyılı


Hopa’nın sosyolojisi büyük oranda değişti. Hemşinlilerin köylerden şehre akışı ile gerçekleşen bu değişimin siyasi, ekonomik, toplumsal sonuçları oldu,  olmaya da devam edecek. Yurttaş-siyaset ilişkisinin katılım, etkileşim, denetim üzerinden inşa edilmediği, ‘yetkinlik, olgunluk, donanım’ gibi hasletlerin göz ardı edildiği, ilişkinin sadece ‘oy verme’ ritüeline indirgenmiş halinin bir sonucu olarak seçmeni sadece oy verme hakkına sahip ‘kelle’ olarak değerlendirilmesi değişimin ilk olarak kendini siyasi alanda göstermesine sebep olur. Son yıllarda özellikle yerel seçimlerde Hemşinlilerin hiç olmadığı kadar öne çıkması, deyim yerindeyse Hemşinlinin ‘pazarına nur yağmasının’ sebebi budur.

Elbette siyaseten belirleyici olmanın yanı sıra ekonomik yaşamda da görünür olmaya başlamak Hemşinlilerin gönlünü okşamaktadır.  Ancak hızlı değişimlerin geride bıraktığı enkaz, tortu, çer-çöp de Hemşinlilerin diğer bir gerçekliği olacaktır. Bu gerçeklik Hemşinlilerin ve Hemşinli kültürünün yozlaşması şeklinde ortaya çıkmıştır ve çıkmaya da devam edecektir.

Köylerin boşalması, Hemşinlilerin özellikle de bu kültürün üreticisi ve taşıyıcısı konumunda olan Hemşinli kadınının toprakla bağının kopması bu yozlaşmanın temel nedenidir. Direksiyon sallamakla ömrü geçen Hemşinli erkeğinin aksine toprağa bağlı Hemşinli kadını, tarım ve hayvancılık temelli ekonomik ve sosyal hayatın dayattığı zaruretlerin sonucu olarak tarlada, bağda-bahçede, çay alım yerinde, yaylada her seferinde yeniden ürettiği dayanışma ve üretim kültürünün doğal bir çıktısı olarak özgün kültürel kimliğin yaratıcısı ve taşıyıcısıdır.  Ancak şehre göç ile kesilen bu bağ, ilinti toprak ile bağın kurulduğu mekân olan köyün işlevini yitirmesi ve şehrin yaşamın merkezi haline dönüşmesi Hemşinli kadınını ‘tüketim kültürünün’ esiri haline getirmiştir.

Bir zamanlar Sundura düzünde mısır ekerek ihtiyacını karşılayan ,bugün ise ihtiyacını marketten mısır unu satın alarak gideren, üretici iken tüketici durumuna dönüşen Hemşinli kadının hayatında imece, atma türküler, çay alım yerlerinde ki sosyalleşme yerini doğum günü partilerine, evlilik yıldönümü kutlamalarına,  altın günlerine vs. bırakmıştır. Hemşinli kadının sosyal yaşamdaki rolünün değişmesi ile çözülen sosyo-kültürel yapı, zayıflayan  aile yapısı, duygusal olarak parçalanmış aileler ve bu ortama doğmuş çocukların yarattığı kriminal tablo; alkol, uyuşturucu, çetecilik, haraç, adam dövme vs.ile artık sıradanlaşmıştır. Ne yazık ki bir kuşak sabahı çayhanede, öğleni kahvehanede, akşamı meyhanede, geceyi ise kerhanede karşılıyor haldedir.

Birlikte yaşamayı ve dayanışmayı zorunlu kılan tarımsal ve hayvansal üretimin terki, tüketime dayalı yaşam tarzının dayattığı aşırı rekabetçi iş yaşamı, ahlaki erozyona yol açmanın yanı sıra ‘kirişi kıranların’ oluşturduğu ekonomik ve kültürel soylulaşma ile sonradan görmelik yan yana yürümektedir. Artık ne yazık ki bir Hemşinli elitinden bahsetmek mümkündür. Bu elit için Hemşinlilik sadece  ‘aile’ içinde ifade edilmek üzere muhafaza edilmiş bir kimlik halindedir. Aile dışında bilinçli olarak bu kimliğe vurgu yapmaktan kaçınılır.

Kendi kendine yetebilen Hemşinli ailesinin şehirde bu imkânını kaybetmesi, ata mesleği olan nakliyeciliğin önemini arttırmıştır. Bazı büyük aile yada sülalelerin konjonktürel  fırsatları değerlendirerek (Sovyetleri çöküşü, Sarp Sınır kapısının açılması gibi)  girdikleri yolda, birazda hayalı ihracat, vergi iadesi gibi gayrimeşru yollarla elde ettikleri birikimi ticarete ve kısmen de olsa üretime kanalize ettiklerinde ortaya çıkan yeni birikimin düzeyinin  geleneksel aile hukuku ile müteşekkil siyasi,ekonomik ve organizasyonel yapı ile uyuşamaması sebebi ile kendini ondan soyutlaması soylulaşmanın ilk adımıdır. Aile içerisinde ekonomik gücün yarattığı hiyerarşinin oluşması ister istemez proleterleşmiş aile üyelerinin oluşmasına ve diğerlerinden ayrışmasına yol açmıştır.

Aile içerisinde yaşanan bu sınıfsal ayrışma, yekpare hareket eden bir siyasi tavrı işlemez hale getirmiş, özelliklede ticaret erbabının statükoya yanaşarak çıkar sağlama hevesi siyaseten tercihlere de yansımıştır.  Bu ticaret erbabının yanına hizalanan  içgüdüsel olarak burnu çıkar kokusunu almaya yatkın geniş bir grubunda eklenmesi ile aslında bugün Hemşinli Yüzyılı diye ironik bir tanımlamayı hak eden Hemşinli aday adayı furyasına yol açmıştır.

Bugün itibari ile Akp’nin ‘beşibiyerdeleri’ ile Chp’nin ‘tektaşını’ hesaba kattığımızda durum daha net anlaşılacaktır.Büyük oranda Chp’nin geleneksel tabanını oluşturan Hemşinlilerin Akp ile flörtleri; Akp’nin seçim almak için Hemşinli aday mecburiyetinden, Hemşinlilerin ise bu mecburiyeti tepe tepe kullanma isteğinden kaynaklandığını düşünüyorum.  Chp’nin şehrin tarihi boyunca kendisini sırtlayan ve taşıyan Hemşinlileri şehrin yönetimine taşımaktan türlü yol ve bahanelerle kaçınması Hemşinlilerin Akp ile flörtünün bir diğer nedeni bence. Ancak bu durum Akp’nin Hemşinliler konusunda samimiyetini tescillemez. Çünkü Akp’nin çelik çekirdeğini oluşturan ‘göçmen Rizelilerin’, Hemşinlilerin ‘siyasal, etnik ve dini’ tavırları ile ilgili hoşnutsuzlukları pek ifade edilmezse de bütün canlılığı ile devam etmektedir. Ancak seçmen realitesi onları ister istemez Hemşinlilerden ‘devşirecekleri’ adaylara mecbur kılmakta. Vaziyet bu olunca bu aday adaylarının kent yaşamı, kent kültürü, kentlilik bilinci, yerinden yönetim, yerel demokrasi, imar mevzuatı gibi temel yetkinliklerden haberdar olup olmamalarına bakılmadan sahneye alındığı bir gerçek.  Akp’nin zaten böyle bir derdinin olmadığı,tek derdinin seçim kazanabilecek ve aynı zamanda uzaktan kumanda edilebilecek bir aday çıkarabilmek olduğu da ortada.

Ortada hem Akp açısından hem de  Akp’den aday adayı olan Hemşinliler açısından ahlaki bir problem var. Akp’nin  selam bile vermekten imtina edeceği Hemşinlileri mecbur kaldığı için sineye çekmek zorunda kalıyor olmasından kaynaklı ikiyüzlülüğü;  Hemşinli aday adaylarının ise yaş çayın kilosunun 11.30 Lira iken, kuru çayın kilosunun 150 Lira, bir bardak çayın 6 Lira, ekmeğin 10 Lira, bir tas çorbanın 100 Lira emekli maaşının ise 7500 Lira olduğu bir durumda bıçağı tutanın sırf Hemşinli olması sebebi ile Hemşinlilerin kurbanlık koyun gibi ‘kasabın bıçağını yalayacaklarını’ düşünecek kadar düşkün olduğunu zannetmeleridir.

Ahlakın temelinde merhamet vardır. Bu yüzden Akp’nin Hemşinli aday adaylarına şu soruyu tekrar tekrar sormak farzdır. Sırf kişisel hırs ve çıkarlarınız için, kendinize ‘ikbal kapatmak için’  özelde Hemşinlilere genelde Hopalılara ‘kasabın bıçağını yalatacak’ kadar merhametten yoksun musunuz?

Bazen öğrenmenin tek yolu yaşamaktır, yaşayıp öğreneceğiz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

On İki Gezici Öykü / Gabriel Garcia MARQUEZ

Milena'ya Mektuplar / FRANZ KAFKA