Veba / ALBERT CAMUS

Asil insanlar ve en az onlar kadar asil duyguların olduğu bir zaman dilimi vardı bir zamanlar. O asil insanlarla birlikte,asil duyguların,değerlerinde  toprağa karışıp bir daha çıkmamacasına yok olduklarına şahit oldu bu yaşlı ve yorgun arz yuvarlağı. Ne kadar da çoktular,ne kadar da çocuktular,karanlıkları bir çırpıda yırtarak atar,iyiliğin sesi olurlardı.Sonra tükendiler, tüketildiler;önce gazetelerden,radyolardan ve televizyonlardan silindiler sonra da kalplerimizden gönüllerimizden  ve hafızalarımızdan. Dünyamızın vicdanıydı onlar,her acının,her yoksulluğun,her yolsuzluğun,her mutsuzluğun,her kötülüğün,her namertliğin,her cinayetin,her caninin izini sürerdi onlar; kendi mutsuzlukları pahasına. Onlar  tek başına yaşayacakları mutlulukların peşinde koşmamışlardı hiçbir zaman.,  “Herkesin ortak iyiliğinin tek tek her kişinin mutluluğuyla olacağına” (sf:92), “tek başına mutlu olmakta her zaman utanılacak  bir yan olduğuna” (sf:208) inanmışlardı. Ve en önemlisi de “Tanrısız bir aziz” de (sf:252) olunabileceğini  göstermişlerdi. Çok aşağılarda, bir el uzatımlığı ile ulaşamayacağımız bir yerde ,her zaman önünden geçtiğimiz halde bir türlü görmediğimiz, görmek istemediğimiz insanlığımızın hayal dünyasının gerçek kahramanlarıydı onlar. Biz büyüdük ve kirlendi dünya. Önce hayallerimiz kirlendi, iğfal edildi, sonra öldü, öldürüldü rahatça sürülebilsin diye vicdansızlığın tarlaları.  O tarlalardan umutsuzluk boy verdi,vicdansızlık boy verdi,bencillik boy verdi, çıkarcılık boy verdi, “benden sonrası tufanlar” boy verdi, “gemisini kurtaran kaptanlar” boy verdi, “işini bilen memurlar” boy verdi, “ bana dokunmayan yılanlar bin yaşasınlar” boy verdi,bana neler,sana neler boy verdi,  çoğaldıkça çoğaldılar,bir virüs gibi hızla hastalık ve çürümüşlük yayarak çoğaldılar,kalpleri kurutup,vicdanları kör ettiler; tek tek , yavaş yavaş insanlığın bütün uzuvlarını kangren edip kesip yok ettikleri halde bunu  insanlığın doğası, insanlığın gereği, insanlığın geleceği olarak lanse edip, insanlığı insana katlettirdiler.
İnsan doğadır,dayanışmadır insan,umuttur,direniştir insan. Korkularına direnmektir insan,sadece günün ışığını değil gecenin karanlığını da paylaşmaktır insan, inat etmektir insan onca yalnızlığına ve tek bırakılmışlığına rağmen.Pes etmemektir insan yenilse de,umut etmektir insan her şeyin bittiğinin zannedildiği en onulmaz çaresiz anlarda bile ,feda etmektir insan; sıcacık  demli çay kokusundaki sabah kahvaltısını,gecenin ayazında sıcacık yar kokulu uykularını, yarin yanağını. Ölebilmektir insan; adını sanını hiç duymadığınız bir ülkenin yine adını sanını bilmediğiniz karanlık bir sokağında, adını sanını bilmediğiniz bir insan  kardeşiniz için. Vazgeçmemektir insan; insandan ve insanlığından…
                                                       
                                                              ………………………………… 
“Her şey bir yana..” diye yineledi doktor ve yine duraksadı. Tarrou’ya dikkatle bakarak, ”Bunu sizin gibi biri anlayabilir ancak, değil mi, dünyanın düzeni ölümle sağlandığına göre belki de Tanrı için en iyisi ona inanmamak ve suskun suskun durduğu göğe gözlerimizi çevirmeksizin ölüme karşı tüm gücümüzle savaşmaktır.”

“Evet”, diye onayladı Tarrou, “anlayabiliyorum. Ama zaferleriniz hep geçici olacak, işte hepsi bu.”

Rıeux'nün suratı asılır gibi oldu.

“Her zaman öyle olacak, bunu biliyorum. Mücadeleden vazgeçmek için bir neden değil bu.”

Hayır bu bir neden değil. Ama o zaman, şu vebanın sizin için ne anlama geldiğini merak ediyorum.

“Evet,” dedi Rieux. “Sonu olmayan bir yıkım.”

Tarrou bir an gözlerini doktora dikti, sonra ayağa kalktı ve ağır ağır kapıya doğru yürüdü. Rieux de onu izledi. Ayaklarına bakmakta olan Tarrou'nun tam yanına varmıştı ki:

“Kim öğretti size bunları doktor?”
Yanıt hemen geldi:

— “Sefalet.”


Beklenmedik bir boyuta ulaşan veba salgını, tüm oran kenti sakinlerini önce umutsuzluğa boğar,ardından Doktor Rieux,Tarron ve Grand’ın gösterdikleri dayanılma örneği, başta yetkililer olmak üzere, herkes için güç ve umut kaynağı olur. Camus, okurlarını,ortadan kaldıramayacağını bile bile vebayla savaşan Doktor Rİeux’un kişiliğinde, dünyanın saçmalığını, yenilginin sonunun gelmeyeceğini bile bile kötülüklere karşı çıkmaya, yaşama anlam katmaya çağırır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

On İki Gezici Öykü / Gabriel Garcia MARQUEZ

Hemşinli Yüzyılı

Milena'ya Mektuplar / FRANZ KAFKA