Palomino Molero'yu Kim Öldürdü / Mario Vargas Llosa

“Adalet” bir kadın ismidir; bütün kadınlar gibi ne zaman, ne şekilde, neye yaslanarak tecelli edeceğini kestirmeye çalışmak beyhude bir çabadır. “Adalet”  dişidir ve anaçtır. Onu arayan evlatları,yaşam denilen ince uzun kıvrımlı patika da,dizlerinin üzerinde emekleyerek, kir ,toz,kan ve yara bere içinde ilerlerken; örselenmiş,çintik pintik edilmiş ruhlarını huzura kavuşturacak , bereket tanrıçasının memesinden doya doya içecekleri , başlarını ılık et sıcaklığının neminin yükseldiği çatalın  birleştiği yere gömüp, adaletin huzurunun uyuşturup, pelteleştireceği vücutları  ile sahte bir huzura gömülüp uyuyacakları mutlu günleri hayal etmektedirler.
 Siz bakmayın  Adalet Hanım’ın gözlerinin kapalı olduğuna;  bant çekilmiş gözlerinin altında fıldır fıldır dönen iki kara noktanın gözkapaklarının  altında kaybolduğu henüz görülmemiştir. Kız, erkek; zengin, fakir; güzel, çirkin; sarışın,kumral; siyah,beyaz; sağcı,solcu; paralel,parabol; namuslu,namussuz  olduğuna güya   bakmaksızın;  (ki gözleri kapalıdır; görmez)kendini arayanlara teklifsizce sunduğu memelerinden taşan adalet pınarının gözelerini  ortaya serip, evlatlarını hukuk denilen garabet   ile pastörize edilmiş  ılık süt sarhoşluğuna boğduğunda , memelerine asılmış evlatlarına çaktırmadan evin güç ve iktidar timsali Adil Bey Amca ile fingirdeşip, kur yapmaktan da geri durmaz. 

Adalet Hanım gücü sever;  dolgun kalçalarının dairesel kıvrımları arasından, kasıklarına kadar uzanan erojen bölgesi güç karşısında oldukça hassastır. Bu bölge tümü ile güce ve iktidarın sertliğine yaslandığında, isterik hezeyanlara boğulan Adalet Hanım, en verimli,en doğurgan dönemini yaşar. Yalnız iktidar ve güç ile çiftleşen Adalet Hanım adalet değil adaletsizlik doğurur. İktidar ve güç ile her ilişkisinde bereketli ,kötücül bir doğurganlıkla yığınsal halde adaletsizlik doğuran  Adalet Hanım, memelerinden adalet emecek evlatlarının artması karşısında elbette ki elleri boş gelmeyen, tas tas loğusa şerbeti sunanlara birazcık da olsa iltimas geçmek zorundadır. Bu iltimas geçme işi elbette sırasını bekleyenlerinde çıkarınadır. Ama elleri boş gelenlere sıra hiç gelmez ya da geldiğinde artık çok geçtir. Adalet Hanım’ın basık, rutubetli, loş kıvrımlar ile dolu memelerinin koridorlardan kurtulup, göğüs çatalından başınızı  uzattığınız da gördüğünüz  dik başlı,sert ve gergin; ve  etrafı gücün haleleri ile nakşedilmiş kutsal kürsü, çoğu kez siz ağlasanız da azardan başka bir şey alamayacağınız bir meme başı gibi zayıflara karşı kibirli ve acımasızdır.

Adalet Hanım güce aşıktır;  ilginçtir aşkın gözü de Adalet Hanım gibi kördür. Bu iki bakarkörün en mahir oldukları alan, adalete ve aşka aç olan çocuklarına en kandırıcı, en uyutucu,en halis ninnilerden  oluşan bir potpuri sunmaktır.


Palomino Molero  askerlikten muaf olmasına rağmen, yakınlardaki hava üssünün komutanının kızına aşık  olduğundan, gönüllü olarak askere yazılan alt sınıflardan,fakir ama gururlu melez bir gençtir.Bütün yörede sesinin güzelliği ve melez ırkları hiç anımsatmayan güzelliği ile tanınmaktadır. Genç adam  aşkına   karşılık bulmasına rağmen,aynı zamanda komutanı olan kızın babası tarafından onay  görmeyeceğini bilse de  aşkın gücüne ve adaletine inanmaktadır. Kızın babası sıradan adaletin kendilerine dokunamayacağı bir mesleki statükoya sahip olmasına ve genç bir melezin öldürülmesinin adaletin ilgisine pek mazhar olmayacağı inancı ile onu ortadan kaldırmaya karar verir. Bu iş ile ilgili görevi emrinde bulunan ve kızına aşık olan genç bir teğmene verir. Teğmen,  genç aşığı biraz kıskançlık biraz da üstüne yaranmak maksadı ile işkence ederek öldürür.Cinayeti araştıran bölge polisinden Teğmen Silva ve yardımcısı Lituma  için bu cinayeti aydınlatmak bir tutku haline dönüşür. Adaletin her zaman kodamanlar lehine işlediğine inanan yöre halkı Teğmen Silva ve Lituma’nın cinayetin faillerini bildikleri halde gizlediklerine  ve koruduklarına inanır. Araştırmaları sonucunda cinayetin hava üssünün komutanı tarafından azmettirilen, hava üssündeki genç bir teğmen tarafından işlendiğini öğrenen Teğmen Silva ve Lituma  raporlarını hazırlayıp üstlerine bildirirler. Ancak sıradan adaletin kendilerine bulaşacağını düşünen üssün komutanı önce kızını öldürür; daha sonra intihar eder. Teğmen Silva ve Lituma ise bu başarılarına karşın birbirlerinden ayrı uzak bölgelere sürgün edilir. Yöre halkı ise bu cinayetin arkasında daha güçlü bir mevkiin bulunduğuna hükmederek, üs komutanı ve kızının kurban olduğuna inanarak, adaletin yine tecelli etmediğine dair inançlarını sürdürürler.

Bu blogdaki popüler yayınlar

On İki Gezici Öykü / Gabriel Garcia MARQUEZ

Hemşinli Yüzyılı

Milena'ya Mektuplar / FRANZ KAFKA