Aydınlar Üzerine / JEAN-PAUL SARTRE
Tarih denilen ırmak geleceğe doğru akarken, zamanla
kıyılarında bırakmaya başladığı geçmişin tortuları üzerine yeniyi-geleceği inşa ederken o zamana kadar görülmemiş
birtakım araçsal imkanlar yaratarak kendi yatağını yeniden dizayn eder. Bu
dizaynın toplumsal izdüşümü, yeni
ekonomik ilişkiler , bunlara uygun toplumsal organizasyonlar , bu organizasyonlara
paralel toplumsal dinamikler ve taşıyıcılar ile bu organizasyonun geleceği için
“rıza” üreten kurumlar ve yapılardan
oluşur. Her tarihsel dönemin kendi özgün koşullarına ve dönemlerinin
ihtiyaçlarına göre şekillenen bu yapıların ortaya çıkışı aynı zamanda o
tarihsel dönemin ömrünün sona doğru yolculuğunun da bir başlangıcıdır aslında.
Bu dönemsel yapılar eskinin toprağına yeni tarihsel dönemin tohumunu eker,büyütür,geliştirir ve rolünü
tamamladığında tarihsel ilerlemenin kati
kurallarına riayet ederek ölümüne göz
yumup yerlerini yeni aktörlere bırakırlar. Bu tarihsel perspektiften yola
çıkarak, “aydının” ortaya çıkışını
nereye koyacağız? Aydın, tarihsel
gelişimin skalasında nerede durmaktadır ve tarihsel işlevi nedir?
Feodal dönemin rıza üreten yegane kurumu dinsel kurumlardır.
Bu kurumlar Avrupa coğrafyasında, ekonomik ve politik gücü elinde tutan
kiliseler, Asya’da ise aynı zamanda dinin de temsilciliğini ve
koruyuculuğunu yapan(Hilafet) padişah
veya sultandır. Bu kurumlar, seçkinler ve halk arasında ki iletişimi
sağlar,onların ortak bir ideolojiye ve dolayısıyla ortak geleceğe sahip
olduğunu hatırlatıp, oluşmuş dönemsel sosyal hiyerarşiyi koruyarak geleneği
aktarır. Ancak coğrafi keşifler ile birlikte denizaşırı ticaretin gelişmesi ve burjuvazinin
ortaya çıkması, yeni yeni palazlanan burjuvazinin, bu denizaşırı ticari
faaliyeti yürütecek, bunun teknik,hukuksal ve ekonomik altyapısını koordine
edecek “pratik bilgi teknisyenlerine” ihtiyacı vardır. Bir müddet sonra
tüccarlar sınıfı ile kilise, kilisenin ticari kapitalizmin gelişimini
engelleyen (tefecilik,fiyatlarda dürüstlük) ilkeleri yüzünden çatışmaya
girerler.Kilise bir zaman sonra ideolojisini yükselen sınıfın ihtiyaçlarına
uydurma girişimlerine girer; tefecilik
kavramı, kredi kavramına dönüşür. Ancak kilisenin hiçbir uyarlaması hızla
gelişen burjuvaziyi hoşnut etmez. Sektör hızla ilerledikçe kilisenin altyapısı bu yeni
duruma cevap veremez, ticaret laikleşir ve Tanrı yeniden göğe yükselir ve pratik bilgi
teknisyenleri tarafından , farkında olmayarak kilisenin cevap veremediği bu
boşluk doldurulur. Tüccar sınıfının ihtiyaçlarına uygun,hukuki,teknik, mali
altyapıyı oluşturulur. Gelişen ticaret
burjuvazisi, tanrısalı reddeden analitik,bilimsel ve materyalizme dayanan pratik bilgi teknisyenlerinin önünü açar ve
özgürlüklerini sınırlamaz. Çünkü burjuvazi kendi sınıf bilincine varabilmek ve
diğer sosyal sınıfların ideolojilerini
dağıta bilmek için onlara ihtiyaç duyar. Burjuvazinin henüz iktidar
olmadığı, emekleme dönemlerinde, burjuvazinin bir ürünü olan “pratik bilgi
teknisyenleri”nin “bilimsel,pratik
araştırma hareketi ile yükselen sınıfın hareketi birbirleri ile
örtüştüğünden;tartışma ruhu,serbest ticareti engelleyen otorite ilkesinin
reddi,bilimsel yasaların evrenselliği,feodal yöreciliğe karşı çıkan insanın
evrenselliği” ne inanç ve destek çerçevesinde
formüle edilen burjuva hümanizmi
ve evrensel bir sınıf olma iddiası artık,iktidar olduğu bugün için
anlamsız ve geçersizdir. İktidara gelen burjuvazi, “pratik bilgi
teknisyenlerinin” sayısını,türünü,verilecek ideolojik ve teknik eğitimlerinin
içeriğini ve onlara artı değerden vereceği paya kadar planlayıp, kar işlevinin
bir parçası haline getirdiği aşamada insani evrensellik ve hümanizma
iddiasından -red etse de - vazgeçmiş olur.
Burjuvazinin içinden, onun bir parçası olarak,onun
tarafından yaratılan “pratik bilgi teknisyeni” ne zaman “aydın” olma vasfı
kazanır?
“Pratik bilgi teknisyenleri” analitik, bilimsel yöntemleri kullanarak yaptıkları
araştırma işlevlerinin amacı evrensel bilgiye ve evrensel pratiklere
ulaşmaktır. “Pratik bilgi teknisyenlerinin” amacı evrensel bilgiyi ortaya
çıkarıp, evrenselin hizmetine sunmaktır. Evrensel bilgiyi araştırırken
maksatları evrensel bilgiyi bütün insanların hizmetine sunmaktır. Burjuvazinin
içinde doğan, onun tarafından seçilen,onun ihtiyaçlarına uygun bir tedrisattan
geçirilen “pratik bilgi teknisyeni” , “bilimsel
ve teknik düşünce evrenselliğini ancak gözetim altında gerçekleştirebiliyor, bu
yüzden de,evrenselliğe sahip olmasına karşın,evrensel,özgür ve sağlam bir
çekirdeğin varlığına karşın,belli bir grubun emrindeki" “ işçi”dir. Evrensel bilginin, evrenin
hizmetine yani tüm insanlığın hizmetine sunulmayıp, özele teslim edilmesi,
pratik bilgi teknisyeninin evrensel bilgiyi bir takım ayrıcalıklar yaratmak
maksadı ile kullanılmasına aracılık etmesi ve onların safında yer alıyor
görünmesinin üzerinde yarattığı çelişik durumu fark edip itiraz etmesi , daha
doğrusu burjuvazi tarafından kendine çizilen görev alanlarının (evrensel
bilgiyi araştırmak,keşfetmek ve kullanılabilir duruma getirmek) dışına çıkıp “üstüne
vazife olmayan şeylerle ilgilenmesi" durumunda aydın vasfını kazanma yolunda
ilerler. Pratik bilgi teknisyeni, ancak kendisinde yukarıda bahsedilen
dönüşümünü gerçekleştiren etmenlerin sosyal yapı içerisinde var olduğunu anlar
ve o yapının tekinsiz çelişkilerinin kendi dönüşümünün motoru olduğunu
kavradığı oranda gerçek bir aydın olur.
"... ben atom silahlarını mükemmelleştirmek için atomun
parçalanması üstünde çalışan bilim adamlarına 'aydın' denilemeyeceğini
söyleyeceğim: onlar bilim adamıdır, işte o kadar. ama yapılmasına göz
yumdukları bu silahların yıkıcı gücü karşısında dehşete kapılan bilginler bir
araya gelerek kamuoyunu atom bombasının kullanılmasına karşı uyaran bir
manifesto imzaladıklarında artık birer aydındırlar."
Yorumlar
Yorum Gönder