Kadının Fendi.....Tut Şunun Ucundan Yaşayalım Abi !.....(5)

Acı nedir? Acı;  ateşin, ateşi yakan ete değmesidir. Acı; bedeldir, acı; ödediğimizdir. Acı, cezanın sonucudur. Acı, doğrulttuğumuz silahın namlusu bize döndüğünde, içine düştüğümüz soğuk metalik karanlığın kasvetine kapılıp debelenmektir.   Acı; bedeni ve bunun yanı sıra  sonuçları ile insan ruhunu da geren, ezen, içine ruh üflenmiş bedenin boşluğuna dolan yakıcı siyahlıkta dönenip duran kasvetin, kimine göre edebi ilhamın bereket kaynağı, kimine göre çekildiğinde  empatinin dert ortağı, kimine göre çektikçe uzayan, bazen hamı  pişiren, bazen de  çekmesini bilmeyeni  şişiren bir kaynama ve fokurdanma halidir. Acının tarihi aynı zamanda insanın da tarihidir. Çünkü acı, insanlık tarihi ile yaşıttır. İnsan sadece düşünmekle değil,  acı ile de varoluşunu anlamlandırır. Kâinatta acı çekerek pişen, olgunlaşan tek varlık olma talihsizliğini yaşayan insan;  “acı çekiyorum o halde varım” diyen Samuel Beckett’in , “bir insan acı duyabiliyorsa canlıdır. Başkasının acısını duyabiliyorsa insandır” diyen Lev Tolstoy’un izleğini takip ederken, bu izleği takip etmiş, hali hazırda takip eden ve gelecekte de takip edecek olanların tamamının tattığı;  daha yolun en başında, aldatıcı, yakıcı, sarhoş edici bir yakıcılıkla takrikkar,   aynı  zamanda dimdik, bükülmez bir sertlik ile  tehditkar bir fatihin, şehvetin buğusunun yükseldiği Amazon’un sık bitkilerle kamufle edilmiş,ıslak,nemli, yapış yupuş, kaygan yollarında ilerlerken bir anlık dikkatsizlik sonucu gevşettiği  heybesinin ağzından   saçtığı  milyonlarca spermenin yolculuğunun;  zayıfların,dermanı tükenmişlerin telef olduğu sadece en güçlü olan bir tanesinin zaferini ilan ettiği anın buruk  acı tadının  nesiller boyu, nesilden nesile aktarılarak sona ermesi  ile ilk acısını yaşar. Bu,  müktesebatı insanlık tarihinin yaprağına ilk satırların not düşüldüğü döneme ait  “suçun”, adaletsizliğin bedeli, ilk taksiti, ilk cezasıdır.

Acının müktesebatının temeli,  ilk insanlarla birlikte, Adem ile Lilith’le birlikte başlar, daha sonra Havva anamızın iştiraki ile atılır.  Henüz iki kişilik insanlık ailesinin reisi olduğuna inanan Adem, karısı Lilith’in kendisine hizmet etme, ev ve bahçe işleri konusunda özensiz ve isteksiz olduğunu düşünür. Lilith kadınlığının gereklerini, erkeğine karşı sorumluluklarını yerine getirmekte isteksizdir Adem’e göre.  Ama asıl sorun bir iktidar sorunudur. Adem’in üzerinde iktidar tesis etmeye çalışması karşısında Lilith, aynı topraktan yaratılmış olmaları nedeni ile aralarında eşitlikçi bir ilişki tesis edilmesini savunur. İpler yatak odasında kopar. Çünkü toplumsal yaşamda iktidar ilişkilerinin tesis edildiği ilk alan yatak odasıdır. Yatak odası iktidar ilişkilerinin tohumunun atıldığı, serpilip,büyüdüğü alandır. Sertleşme problemi yaşayan, cinsel ilişkide başarısız olan erkeğin bu güçsüzlüğünün “iktidarsızlık” ile isimlendirilmesinin kökeni “yatak odası-iktidar” ilişkisinin açık bir sonucudur. Kadına yatak odasında iktidarsızlık atfedildiği görülmemiştir. Mevzu ilişki esnasında kimin daha etkin olacağıdır. Kadının  ilişki esnasında pasif olmasını ileri sürerek,  kadının sürekli altta olmasını direten Adem’e karşı Lilith bunu aşağılayıcı bulur ve karşı çıkar. İlişkinin devam edemeyeceğini anlayan Lilith cennetten çıkış parolasını söyleyerek dünyaya yerleşir. Cennette yalnız kalan Adem, bekarlığın canına tak etmesi üzerine Lilith’e geri dönmesi için elçiler gönderir. Lilith kesin bir dille Adem’i reddeder. Lilith'in dönmesinden ümidi kesen ve Adem’in ısrarlarına dayanamayan Tanrı, Adem uyurken onun kaburga kemiğinden Havva'yı yaratır. Bu yeni kadının, vücudunun bir parçası olduğu erkeğe karşı çıkamayacağını düşünmektedir. Havva Lilith'e o kadar benzemektedir ki Adem uyanınca yanında bulduğu kadının başka biri olduğunu anlamaz. Onun kendisine Lilith gibi karşı çıkmayıp boyun eğmesini ise 'nihayet hidayete erip yola geldi' diye yorumlar. Bu erkeğin, kadının uyuşukluk hissi veren ılık sıcaklığının tesiri altında verdiği ilk iktidar sınavıdır. Aynı zamanda kazanması kolay sürdürülmesi oldukça zor olan iktidarın ilk yanılgısıdır. İntikam ateşi ile yanan Lilith şeytanın şekline girerek cennete döner. Cennette Havva’yı kandırır ve yasak meyveyi yemelerine sebep olur. Yasak meyveyi yiyen Adem ve Havva cennetten kovulur ve yaşam denilen zorlu bir sınava tabii olmak üzere dünyaya gönderilir. Cennette ölümsüz iken dünyaya kovularak ölümlü olan ilk insanlar, bir elma yüzünden bütün insanlığı yaşam denilen bir hiçliğe mahkum ederken, dünyaya zorlu bir mücadelenin neticesinde ayak basan insanın yaşadığı hayal kırıklığı ile söylediği “işte şimdi ayvayı yedik” sözü ile kucağında bulduğu ilk ve en büyük cezanın şaşkınlığını da bir meyve ile;  ayva ile ifade ederek yaşam denilen oyunun kulaktan kulağa aktarılan acılarının kalıtsallığına da işaret eder.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

On İki Gezici Öykü / Gabriel Garcia MARQUEZ

Hemşinli Yüzyılı

Milena'ya Mektuplar / FRANZ KAFKA