İnsanın Dört Zindanı / Ali ŞERİATİ






Dr.Şeriati’nin  1970 yılında Petrol Fakültesi öğrencilerine yaptığı konuşmanın derlenmesi ile oluşturulmuş bu kitapta, felsefe ile ilgilenenlerin ilgisini çekecek temel felsefi görüşlerin harmanlanması ile oluşturulmaya çalışılmış ve farklı bir bakış yaratma çabası var. Dr.Şeriati bu konuşmasına  “insan sorunsalı” ile başlayıp, insanın beşerden (hayvandan)  insana “ben”e yolculuğunu daha çok “varoluşcu felsefenin” etkisi altında açıklama getirme çabasında. Şeriati’ye göre  beşer  “yedi milyar bireyin şimdi de yeryüzünde eylemde bulunduğu iki ayaklı canlı varlıktır. Bu haliyle dirim-bilim yani biyolojinin konusudur.Diğeri,insan ise;  şairin üzerine konuştuğu,feylosofun söz söylediği,dinin ilgilendiği insan”dır. Varoluşçu felsefe göre “insanın özü varoluşundadır” yani “dünyada olma”sındadır.Çünkü yalnız insan “gerçek varoluş”tur. Çünkü yalnız insan var olanın (kendisinin) sınırlarını aşıp varlığa adım atabilir. Şeriati'ye göre  dünya üzerindeki “sekiz milyar iki ayaklı canlı” yani “beşer türü,değişim ve gelişim süreci içinde “insan olma”ya doğru yükselmektedir.” Varlığın “beşerin amacı,ülküsü insan olmaktır.”  İnsan dışında bütün canlıların varlık”ı, “öz”ünden önce gelir. “Hayvanlar doğadan gelen içgüdülere sahiptir  ve bunlarla güdülürler .Kendileri kendi yaşam biçimlerini seçemezler.”  Oysa “beşer”den  “insan”a doğru yolculuğunda kendi sınırlarını aşıp bir “öz”e sahip olan insanın yolculuğu Şeriati’ye  göre ilkin “öz varlığının bilincinde  olma”sı ile başlar.İkinci olarak “seçme yeteneği kazanır” ve son olara da “yaratıcı özellik”ler edinir. Materyalist  felsefe   “madde”den veyahut “varoluş”tan “öz”e evrilme de  yada Şeriati’nin deyimi ile “beşer”den “insan”a evrilen  varlığın gelişim sürecini ve değişimini “emek” ile açıklar. Marksist felsefeye göre bir hayvan olarak “beşer”in,  ayakları  üstünde dik durması ve  bunun sayesinde ellerini kullanmaya başlaması ve bununda aletlerin kullanılmasına ve geliştirilmesine sebep olması, yine bu ayağa kalkış, dik duruş sebebi ile gözlerin ve diğer duyuların gelişimi ve beyin yetilerinin gelişmesi  “beşer”den “insan” a geçişin ilk adımıdır. Şeriati’nin  kitabında bu geçiş ile ilgili bir açıklama yapmaması insanın bugünkü hali ile “paket” olarak yaratılmış olması inancından kaynaklıdır sanırım.



Şeriati’nin düşüncesine göre “beşer”den “insan” a evrilen varlığı sınırlayan dört zorlayıcı güç vardır. Bunlar Natüralizm,Historizm (tarih), Sosyolojizm ve son olarak insanın “kendi”si yani benliğidir. Şeriati bu dört etkeni açıklarken “bu varlık (insan) kendi gelişim ve olgunlaşma süreci içinde gerçekten de bir açıdan ve bir bakıma doğal ve maddi bir oluşum,bir görüngü,bir bakıma tarihin biçimlerdirdiği bir görüngü,bir bakıma çevre ve toplumun biçimlediği bir görüngüdür.”…”üretim düzen, biçimin bireye etkisinden dolayıdır. Yani “beşer” gerçekten de Doğa’nın onu oluşturduğu gibi,gerçekten de Tarih’in onu biçimlemekte olduğu gibidir.Çevresi değişen bireyde de değişiklikler olur.” diyerek “tarihsel materyalizm”in sularında çekingen kulaçlar atmıştır. Şeriati insanı zorlayan dört zindanın ilk üçünden “insan”ın bilim,teknoloji ve “eylem” (bunu ben ekledim.çünkü kitapta direk ad verilmese de hissi olarak var) yolu ile kurtulabileceğini ama “insan”ın “kendi”nden (nefsinden)  kurtulmasının en zor olan olduğunu,bu açıdan insanın çaresiz ve aciz olduğunu,bu zindandan bilim yolu ile çıkış olmadığını,çıkışın tek yolunun “aşk” olduğunu, ”aşk”ında yeni bir zindan olarak değil “muktedir bir güç, hesapçı ve oportünist akıldan çok yüce bir duygu olan bu aşkın, son zindanın tek anahtarı.”olduğu varsayımı ile insanın “din” ile özgürlüğüne kavuşacak olduğunu savunmuştur.

Son Not: İnsanı çevreleyen doğa, tarih ve toplum kıskacının aslında insanın “kendi”sini, “ben”liğini moda deyimle nefsini biçimlendirdiği düşüncesi ile aslında bu üç unsura müdahale ile nefsin ehlileştirilmesinin mümkün olacağını düşünüyorum. “Eğer koşullar insanı biçimlendiriyorsa, bu koşulları insanca biçimlendirmek gerekir"diyen Marks’ın bu sözünün de bütün insanlığın zindandan kurtuluşunun reçetesi olduğuna inanıyorum.

3 Mayıs 2013 Şenlikköy/İST.









Bu blogdaki popüler yayınlar

On İki Gezici Öykü / Gabriel Garcia MARQUEZ

Hemşinli Yüzyılı

Milena'ya Mektuplar / FRANZ KAFKA